Deprem bu coğrafyanın sorunu. Hele Kocaeli için… Yaşadığımız kent hem geçirdiği acı deneyimlerle hem de yanı başında beklenen İstanbul depremiyle bu “sorunun” tam göbeğinde yerini almaktadır. Ancak deprem denilen doğa olayında da birçok konuda olduğu gibi en çok da bu coğrafyada yaşayan emekçiler etkilenmektedirler.
Dolayısıyla deprem de politik ve sınıfsaldır. En çok emekçiler ölür. Çünkü hiçbir zengin derme-çatma yapılarda yaşamaz. Yıkılması için depreme dahi ihtiyaç duyulmayacak kadar güvensiz ve eğrelti binalarda yaşayanlar, toplumun en güvencesiz kesimleri olan yoksullardır. 17 Ağustos depreminin bu yönlü bir analizi yapılsa kayda geçen/geçmeyen on binlerce emekçinin sadece depreme uygun olmayan yapılarda yaşamak zorunda olduğu için yaşamını kaybettiğini rahatlıkla görebiliriz.
Her toplumsal olayda ışık hızı ile olay yerine ulaşıp devletin tüm aygıtlarını/olanaklarını devletin ve sermayenin hizmetine sunulurken 6 Şubat Maraş merkezli depremlerde gördük ki kimi yerleşim yerlerinde devlet ancak birkaç gün sonra görülebildi. Bu durumu olanak/olanaksızlıkla ifade etmek gerçeği ifade etmede yetersiz kalır. Bu, bir yanıyla tercih meselesiyse de bir yanıyla da devlet denilen aygıtın geçirmiş olduğu değişimi ifade etmektedir. Dahası bu tercih daha da sivriltilerek gizlenemez hale gelmiştir. Politik bir örgüt olan devletin tek adam yönetimi nedeniyle uğramış olduğu değişimin bir sonucu olarak, demokratik hatta hiyerarşik devlet mobilizasyonun tek adam marifetiyle ortadan kaldırılmasını da bu ayrımcılığı/tercihi körüklediğini eklemek gerekir. Hakkını arayan emekçiler için cop ve biber gazı olarak anlam kazanan ‘devlet gücü,’ enkaz altındaki emekçiyi ya hiç görmez ya da geç görür.
Deprem sermaye için kentsel olmaktan öte rantsal bir durumu ifade eder. Rant ekonomisi ne kadar gelişmişse sınıfsal çelişkilerde o derece derinleşmiş demektir. Sadece deprem de değil günlerce izlenilen ve müdahale edilecek araç gereç “olmadığı” için orman yangınlarında ve diğer doğa olaylarında da bu çelişkiyi görmek mümkün. Rant ekonomisinin bir gereği olarak tercih edilen emekçilerin ihtiyaçları değil sermayenin korunup kollanmasıdır.
Kocaeli 25 yıl önce büyük bir yıkımı yaşamasına rağmen hala ders çıkarılmamış olması basit bir ihmalkarlık değildir. Tamamen bir tercih söz konusudur. Bu tercih ise emekçiler için daha çok yıkım ve acı anlamına gelmektedir. Yerel ve merkezi yöneticiler her defasında deprem için gerekli hazırlıkları yaptıklarını ifade etseler de bu hazırlıkların ne olduğu konusunda somut bir şeyi göstermeleri mümkün değil.
Çünkü öyle bir hazırlık yok. Kentin bina envanteri çıkarılmamış. Yaşam hakkından çok rant ekonomisinin öncelikleri sıralanmaktadır. Kentin belediye başkanı yapılacak konutları 3 milyon TL ile pazarlamanın derdinde. Bir hazırlıkları olsa Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı 20 yıllık yerel iktidarlarını yok sayarak depremin 25. Yılında depreme hazırlık için on yıl daha zaman istemez.
Rakamlara bakmak bile deprem hazırlıklarını anlamak için yeterli. Kentteki 250 bin riskli binadan söz ediliyor. Yıkılması gerekirken çeşitli nedenlerle yıkılmayan 1128 binanın 944’ünde toplam 7447 kişi yaşıyor.
Olası bir depremde binlerce can kaybı için davetiye anlamına gelen bu durumu değiştirecek tek güç yaşam hakkımız için mücadele etmektir. Maraş merkezli depremlerde gördük ki, toplumsal dayanışma hala çok canlı ve emekçiler arasında sağlam bağlara sahip. O halde yapmamız gereken, bu dayanışmayı daha da örgütlü hale getirmektir.
&&&&
Kocaeli, özellikle yazılı yerel basında birçok mecraya sahip bir kent. Elbette toptancı bir yaklaşıma düşmeden ifade etmek gerekir ki bu basın mecralarının birçoğu benzer bir şekilde sınırlarını müeses nizamın çizdiği bir habercilikle yetinmektedirler veya tercihleri o yönde. Oysa bu durumu “tarafsızlık” olarak ifade etmek sadece gerçeği gizlemek anlamına gelmektedir. Çünkü toplumsal yaşamda “tarafsızlık” diye bir şey yoktur.
“Sanayinin, emeğin başkenti Kocaeli’ de, yoksulların, işçilerin, kadınların, gençlerin, göçmenlerin, emek/meslek örgütlerinin ve yok sayılanların sesi olma iddiasıyla yola çıkıyoruz.” Anonsuyla yola çıkan Kocaeli Postası’nı kutluyor, başarılar diliyoruz.